Sosyal medya aracılığı ile işlenen suçlar doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleşmektedir. Hakaret, tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal, cinsel taciz, kişisel verilerin kaydedilmesi gibi suçlar doğrudan sosyal medyada işlendiği gibi, hırsızlık, cinsel saldırı ve dolandırıcılık gibi suçlar ise sosyal medyanın suça zemin oluşturduğu dolaylı yoldan işlenen suçlardır. Ayrıca Sosyal medya aracılığı ile terör örgütü propagandası yapılması da yaygın suç türleri arasındadır.

Sosyal medya platformlarının denetimsiz ve kontrolsüz kullanımı toplum yaşamının her alanına etki etmektedir. Sosyal medya paylaşımı nedeniyle işten çıkarılan işçilerle karşılaştığımız gibi  sosyal medyada eşlerinin üçüncü  üçüncü şahıslarla yaptıkları görüşme ve paylaşımları nedeniyle aldatma temelli boşanma davası açıldığını görmekteyiz.

İnternet Yoluyla İşlenen Suçlara Örnekler

Sosyal Medya Aracılığıyla Cinsel Taciz Suçu

Cinsel taciz, bireyleri cinsellik arzusu barındıran eylemlerle rahatsız etme olgusuna dayanır. TCK m.105’de düzenlenen cinsel taciz suçunun madde gerekçesinde “mağdurun cinsel yönden ahlâk temizliğine aykırı olarak rahatsız edilmesi” biçiminde ifade edilmiştir. Cinsel taciz suçu “mesaj ya da mektup gönderme, el hareketi yapma, öpücük atma, cinsel ilişki teklif etme, cinsel organını gösterme” gibi eylemlerle gerçekleştirilebilmektedir. Cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kişiyi cinsel arzu ile rahatsız etmektir. İnternet üzerinden sosyal medya adresi fark etmeksizin (Whatsapp, Twitter, Instagram vb.) iletişimin olduğu her sitede cinsel taciz suçu işlenebilmektedir. 

Cinsel taciz suçunda şikayet süresi 6 ay iken,Twitter’da, Instagram’da veya diğer sosyal ağlarda işlenen  cinsel taciz suçu şikayete bağlı değildir. Dava zaman aşımı süresi olan 8 yıllık süre içerisinde mağdurun şikayet hakkını kullanması mümkündür. Yapılan şikayet veya re’sen soruşturma neticesinde cinsel taciz suçunun yargılaması asliye ceza mahkemelerinde yapılmaktadır.

Sosyal Medya Aracılığıyla Hakaret Suçu

Sosyal medyada hakaret açısından da özellikle   direkt mesaj (DM) veya doğrudan mesaj şeklinde adlandırılan ve kişiden kişiye doğrudan bir iletişim aracı olan bu mesaj yönteminde gerekli unsurlar olduğundan huzurda hakaret suçu oluşmaktadır. herkese açık, belirsiz sayıda kişinin erişebileceği bir hesaptan bahsi geçen hakaretin yapılması halinde ise hakater suçunun daha fazla cezayi gerektiren nitelikli hali oluşmaktadır. Örneğin gizli olmayan, herkese açık twitter, instagram veya facebook gibi bir sosyal medya hesabından başka bir kimseye hakaret edildiğinde sosyal medya yoluyla alenen hakaret suçu işlenmiş olacaktır. Her iki halde de mağdurların ekran görüntüsü almaları suçun ispatı bakımından önemlidir.

İnternet üzerinden hakaret suçu şikayete bağlıdır.  Suçun mağduru, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde şikayet hakkını kullanmak zorundadır. Aksi takdirde şikayet hakkını kaybeder.

Sosyal Medya Aracılığıyla Tehdit Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde “endişe, korku ve panik amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunmak” olarak yer alan tehdit suçu sosyal medya araçları kullanılarak işlenebilmektedir. 

Tehdit fiili sözlü ve yazılı iletilerle, mektup, not, SMS, e-mail, sosyal medya yazışmaları ya da ses kaydı ile de işlenebilir. Bunun yanında belirli anlamlara gelecek el kol hareketleriyle de sözgelimi, kafa kesme hareketi, parmak sallama ile işlenebilir. Bu bağlamda tehdit olarak algılanabilecek bir emojinin ya da bir GIF’in dijital iletişim araçlarıyla mağdura gönderilmesi ile suç işlenebilir. Benzer şekilde şantaj suçunun internet üzerinden işlenmesi de mümkündür.

Bu noktada, tehdit içerikli gönderilerin kamuya açık yöntemlerle örneğin Facebook sayfasına, tweet atmak yoluyla, Instagram paylaşımı yaparak)yapılması ile birebir iletişime olanak veren özel mesajla işlenmesi arasında suçun oluşumu açısından bir farklılık bulunmamaktadır. Ancak kamuya açık platformlarda tehdidin gerçekleştirilmesi, içeriğinin ağırlığı ile birlikte cezanın alt sınırından uzaklaşılması noktasında dikkate alınabilir.

Suçun ispatı bakımından mağdurların kendilerine tehdit edildiğini gösterir sayfanın ekran kaydını almalarını öneriyoruz. Hakaret, tehdit ya da şantaj suçunun mağduru olduğunuzu düşünüyorsanız şikayet süresi içinde şikayetçi olmalı ve uzman bir avukata  danışmalarında da fayda vardır.

Sosyal Medya Aracılığıyla Özel hayatın gizliliğini ihlal Suçu

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun en yaygın şekilde işlendiği ortam internet ortamıdır. Sosyal medya üzerinden (youtube, instagram, twitter, facebook vs.), elektronik posta (email) veya herhangi bir internet web sitesi üzerinden rızası dışında başkasına ait resim, ses kaydı veya video paylaşılması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli halini oluşturur.

İnternet veya sosyal medya üzerinden özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası, yani başkasına ait ses veya görüntüleri ifşa etme suretiyle suç işlenmesinin cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapistir (TCK m.134/2).

"Sanığın, mağdure ile tanışıp, onunla sevgili oldukları ve mağdurenin henüz 18 yaşını doldurmadığı dönemde, mağdurenin rızası dâhilinde kaydettiği ve birbirleri ile öpüştükleri. ana ilişkin fotoğrafları, aralarındaki ilişkinin sona erdirilmesine tepki olarak, beraberken açtıkları ve şifresini değiştirdiği Facebook hesabında yayımlamıştır. Aynı dönemde kaydettiği mağdurenin tamamen çıplak fotoğraflarını ise mağdurenin arkadaşına ve başka bir Facebook hesabının sahibine göndermiş ayrıca kendi Facebook hesabı üzerinden yayımlayarak TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiştir." (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/458 E., 2019/10824)

Sosyal Medya Aracılığıyla Bilişim Sistemleri, Banka ve Kredi Kartlarının Araç Olarak Kullanılması Yöntemiyle Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık suçunun “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle” işlenmesi, TCK m.158/1- f’de ağırlaştırıcı neden sayılmıştır. Bilişim sisteminin araç olarak kullanılmasına ilişkin madde gerekçesine göre; “Bilişim sistemlerinin ya da birer güven kurumu olan banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenmesi açısından önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Banka ve kredi kurumları açısından dikkat emesi gereken husus, bu kurumları temsilen, bu kurumlar adına hareket eden kişilerin başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleridir”.

Müşteki, Instagram hesabında gördüğü Ziraat Bankası reklamını içeren sahte linke tıklamış, T.C. Kimlik numarası ve İnternet bankacılığı şifresini yazarak anılan bankanın İnternet şubesine girdiğini zannetmiştir. Ancak ertesi gün hesabını kontrol ettiğinde bilgisi ve rızası dışında "cebe havale" yolu ile şüpheliye 400,00 Türk Lirası paranın gönderildiğini görmüştür. Şüpheli bu fiili ile bilişim sistemleri, banka ve kredi kartlarının araç olarak kullanılması yöntemiyle dolandırıcılık suçunu işlemiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/6490 E.,2018/7862 K)

Sosyal Medya Aracılığıyla Müstehcenlik Suçu

TCK’nın 226. maddesinde gerek çocukları müstehcen görüntü, ses ya da yazıya maruz bırakmayı, gerekse de müstehcen görüntü, ses ya da yazı içeren ürünlerde çocukları kullanmayı müstehcenlik suçu (daha çok bilinen adıyla “çocuk pornografisi”) olarak tanımlamıştır. Sosyal medya da bu suçun sıkça işlendiği alanlardan biri olup, sosyal ağlarda çocuklarla iletişime geçen yetişkinlerin, çocuklara müstehcen görüntüler göstermeleri ya da çocukları müstehcen ses veya yazılara maruz bırakmaları veyahut da çocukları bu görüntülerin parçası haline getirmeleri durumunda bu suç meydana gelecektir.

Sosyal Medya Aracılığıyla Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçu

Birçok suç da doğrudan sosyal medya ortamında işlenmese dahi, sosyal medya bir tanışma ve mağdurların kandırılma platformu olarak kullanılmaktadır. Sosyal medya aracılığıyla tanışıp sonrasında yüz yüze gerçekleştirilen buluşmalar neticesinde içlerinde çocukların ve kadınların da olduğu bazı kişiler kaçırılmakta, cinsel saldırıya uğramakta veya öldürülmektedirler. 

Mağdure çocuk, daha önce yüz yüze görüşmediği, yalnızca eniştesinin arkadaşı olması nedeniyle tanıdığı kişinin Facebook’tan gönderdiği arkadaşlık isteğini kabul etmiştir. Sanık görüşmek için mağdure çocuğa mesaj atmış ve belirledikleri yerde buluşmuşlardır. Sanık aracına aldığı çocuğa fiziksel temasta bulunmaya çalışmış, çocuğun direnmesine rağmen sanık hem kendi hem de çocuğun kıyafetlerini çıkartmış, mağdure çocuk kaçmaya çalışsa da sanık mağdureyi yakalayarak cinsel saldırıda bulunmuştur. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2019/5386 E 2019:13650 K.)

On sekiz yaşından küçük mağdure olay tarihinden önce İnternette Facebook’ta tanıştığı sanıkla buluşmak üzere ailesine haber vermeden başka bir şehre gitmiştir. Mağdureyi burada iki sanık karşılamış ve bir eve götürmüşlerdir. Mağdurenin rızası dışında birçok kez zorla cinsel ilişkiye girip cinsel istismarda bulunmuşlardır. Mağdure ailesine dönmek istese de mağdureyi zorla alıkoymuşlardır. Eve çağırdıkları diğer erek şahısların da mağdureyle zorla cinsel ilişkiye girmelerini sağlamışlardır. Sanıklar, mağdureyi "anneni, babanı öldürürüz" şeklinde tehdit etmişler, mağdureyi dövmüşler ve sağ kolunda sigara söndürmek suretiyle fuhuş yapmaya zorlamışlardır. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2019/3993 E., 2019/13641)

Sosyal Medyada Hesapların Sahibi Tespit Edilebilir Mi?

Sosyal medya aracılığı işlenen kimi suçlarda suçluların tespit edilememesi de ayrı bir sorundur. Bu sorunu gidermek için sosyal medya düzenlemesi olarak bilinen ve 31 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanan yasaya göre, İnternet kullanıcılarının kişisel başvurularında veya kamu kurumlarının bildirimlerinde sosyal ağ sağlayıcılarla muhataplık ilişkisi kurulması amacıyla yasal düzenlemeye gidilmiştir. Yasal düzenleme öncesinde de delil araştırmaası Yargıtay'ın belirlediği ilkeye göre şu şekildedir:

Şikayetçi vekili tarafından sunulan 14/03/2017 havale tarihli şikayet dilekçesinde, M…‘nun facebookta yer alan M… isimli hesabından paylaştığı canlı yayın videosunun altına, 12/03/2017 tarihinde M… kullanıcı ismiyle “M…, seni öyle bir döverim ki vücudunda kırılmadık kemik bırakmam. Adam ol aklını başına al” şeklinde tehditte bulunulduğunun belirtildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve şikayetçi vekiline 05/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, anılan karara şikayetçi vekili tarafından eksik incelemeyle karar verildiği gerekçesiyle 20/04/2017 tarihinde itiraz edildiği, itirazın, mercii Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğinin kesin nitelikteki kararıyla reddedildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamı, kanun yararına bozma  istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;

Her ne kadar facebook, twitter, instagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini ABD adIî makamlarının cevaplamadığı, bu nedenle şüphelinin fiziki kimliğine ulaşılamadığı, ilgili sitenin bağlı olduğu internet servis sağlayıcılarının ve yer sağlayıcılarının yurtdışı kaynaklı olduğu ve yabancı ülke şirket ve sunucularının kullanılması nedeniyle elektronik delil elde etme imkânının da mevcut olmadığı, bilişim suçlarının yapısı gereği İnternet ortamında elde edilebilecek delillerin yokluğu ve şüpheli ya da şüphelilerin teşhis edilememesi halinde başka türlü delil elde etme olanağının bulunmadığı, bu aşamada soruşturmanın devamı halinde yeni delillere ulaşmanın teknik ve hukukî açıdan mümkün olmadığı, müştekinin şikâyetine konu edindiği olay ile ilgili olarak şüpheli ya da şüphelilere ulaşılmasına imkân veren hiçbir delil de sunmadığı gerekçeleriyle şikayetçinin iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar karar verilmiş ise de, şüphelinin facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, ABD adlî makamlarıyla istinabe yapılması ve sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturma neticesinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve bu nedenle itirazın reddine dair mercii Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliğinin kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2018/4172).